15:26 | Author: ceratium
Tek derdi oksijen getirip götürmek olan 3-5 alyuvar, birkaç serseri trombosit ve biraz da fibrinojen..

Sen hayatında ilk defa herşeye sahip olduğunu düşündüğün, tekrar hayal kurmaya başladığın gün bir araya gelirler ve hiç olmadık bi yerde öylece durmak isterler.

Gözünle göremezsin, aklınla bilmezsin, öyle ufaklar ki.... O ufacık şeyler nasıl sırayla ve önüne geleni devire devire herşeyi siliverir anlayamazsın.

Anlayabilmek için isimler vermeye çalışırsın; kelebek etkisi ya da karma ya da en basitinden hayat dersin...

Ama tek amacı can vermek olan 3-5 hücrenin bir anda o kadar fazla can alışındaki acı ironiyi tanımlayamazsın hiçbir sıfat adı altında.

Sen öldün, ben öldüm.. Biz öldük, ne acı! Tüm dünya ağız birliği edip sonsuz kelimesinin yerine bizi koymaya hazırlanırken biz öldük.. Oysa  ne kadar da mutluydun o gün hatırla.

Sonrası çöl çıplaklığı. Taş gibi ağırlaşmış yüreğin gündüz kavrulur güneşin alnında. Gece geldiğinde donarsın, çırılçıplak, yapayalnız.. Nefes alamazsın, uykuyu unutursun, içersin, için ezilir. Dur diyemezsin..

Neden sonra bir Pazar sabahı hafifletir yüreğini, giydirir çıplaklığını. Hadi artık der, çık dışarıya bir çocuk gibi. Oyunlar oyna yeniden, zaferler kazan yeniden, tam kazandım derken kaybetmen için.


Category: |
You can follow any responses to this entry through the RSS 2.0 feed. You can leave a response, or trackback from your own site.

0 yorum: